Bağışıklık ve Stres

Bağışıklığınızı Strese Teslim Etmeyin
Ülkemizde de her gün pozitif vaka ve ölüm sayısını artıran Koronavirüs (Covid-19) enfeksiyonu toplumda kaygı ve korkuya yol açmaktadır. Bu duygular da ruh sağlığımızı olumsuz etkilemektedir. Bağışıklık sistemimizin çökmemesi için, stres ve panikten uzak durmamız gerekir. Bu nedenle fiziksel olarak virüsten korunmak amaçlı tüm gerekli önlemleri almakla birlikte, ruh sağlığımızı da olumsuz etkenlerden uzak tutmalıyız.
Kaygı ve korkularla olumsuz etkilenen bağışıklık sistemimizi virüslere karşı görevini yapabilmesi için korunmamız gerekmektedir. Bağışıklık sisteminin sadece beslenmeyle, alınan gıdalarla güçlü tutulamayacağını, stres faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiğini unutmamak gerekir. Koranavirüs salgınının yarattığı olumsuz duygulara karşı tüm kaygı ve stres durumlarında uyguladığımız baş etme yöntemlerimizi harekete geçirmeliyiz.
Zihnimize hücum eden olumsuz düşünceleri mantıklı ve gerçekçi düşüncelerle değiştirmek, rahatlamak amaçlı nefes ve kas egzersizlerimizi uygulamak, kısa yürüyüşler ve spor yapmak, hobilerimize düzenli olarak zaman ayırmak, dikkatimizi dağıtmak, kaygı zamanını sınırlamak ve ertelemek özellikle bu günlerde bizlere fayda sağlayacaktır.
Ebeveynlere Tavsiyeler
Koronavirüsle ilgili gelişmeleri TV ve sosyal medyadan takip etmek isteyebilirsiniz. Fakat sürekli sizi kaygılandıran görsel ve yazılı materyale maruz kalmak, kaygınızın artmasına neden olacaktır. Bu nedenle bilgileri sadece güvenilir kaynaktan ve belli zaman dilimleri içerisinde takip ediniz.
Çocukların yanında lütfen virüsle ilgili sürekli konuşmayın. Eğer soru yöneltirlerse, anlayabilecekleri dilde, kısa açıklamalar yapın; alınabilecek tedbirler konusunda eğitin. Çocukların, dünyanın güvenli bir yer olduğuna inanmaya ve güven duymaya ihtiyaçları vardır. Yetişkinlerin tutum ve davranışları, bu güveni sağlamakta önemli bir rol oynar. Ebeveynlerin ajite, güvensiz ve kaygılı davranışlarından kolayca etkilenen ve onları kendilerine rol- model alan çocuklarda, kaygı ve davranış bozuklukları meydana gelebilir. Bu süreçte anne- babalara düşen görev, sakin kalmak, tedbir almak, günlük rutini olabildiğince sürdürmeye çalışmaktır.
Okul çağındaki çocuklarınıza, evde kalmanın tedbir amaçlı olduğunu, tam olarak tatil amaçlı olmadığı, öğrencilik görevlerini her gün olduğu gibi, yerine getirmesi gerektiğini anlatın. Ders çalışan, kitap okuyan çocuğunuzu takdir edin, birlikte oynayacağınız oyunlar ve etkinliklerle ödüllendirin.
Sosyal ilişki ve iletişiminizi, fiziksel olmasa da, telefon, sosyal medya kanalıyla sürdürün. Fakat ana konunuz virüsler olmasın. "Evinizden dışarı çıkmayın" çağrısı, sizi virüsten korumak amaçlıdır - sosyalleşmenizi tamamen engellemek amaçlı değildir. Mümkünse evinizden gereksiz yere çıkmayın; fakat eş-dost, akraba, arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle telefon ya da internet kanalıyla iletişim halinde olun.
Evde vakit geçirmenin aslında kötü bir şey olmadığının farkına varın. Eşinize ve çocuklarınıza daha fazla zaman ayırma fırsatını yakaladınız. Birlikte oyunlar oynayın, el becerileriyle ilgili etkinlikler yapın, kitap okuyun ve sonrasında birbirinize anlatın, film ve belgeseller izleyin, sanal müze ve sanal şehir turları yapın. Ailece bir arada olabilmenin tadını çıkarın.