Klostrofobi ve MR Korkusu

Bir diğer görüş ise bazı ailelerde klostrofobinin daha sık olduğu, bunun genetik bir yatkınlıkla açıklanabileceğidir. Belki de insanın içinde varoluşundan bu yana bulunan ölüm korkusuna işaret ediyordur. Modern yaşamda yüzyıllar boyunc, insanoğlunun en derin, gizli korkularından birisi ölmeden mezara girmektir. Kazara öldü sanılmak ve gömülmek, uyandığında çaresiz ve kıpırdayamaz halde mezarın içinde olmak. Bu korku, tarih içinde kendine yeni ticari sektörler yaratmıştır. Daha eski dönemlerde cenazenin bileğine bir ip bağlayıp ipin ucunu mezarın dışındaki bir çana bağlama, daha yakın zamanlarda ize kameralarla donatılmış tabutlar, insanoğlunun bu korkusunun ürünüdür.
Çocuklukta kafası parmaklıklar arasına sıkışan, bir havuza düşüp boğulma tehlikesi geçiren, karanlık bir odada kilitli kalan, aile tarafından kilitli bir arabada bırakılan çocuklarda, ilerde klostrofobi gelişme riski daha fazladır. Bu da klostrofobinin öğrenilen bir tarafı olduğunu düşündürür.
Klostrofobisi olan insanlar bunu bazen dile getirirler, bazen önemsemezler hatta normal bile karşılarlar. En çok karşılaşılan alanlar asansöre binememe, dar alanlarda duramama, tünel gibi yerlerden geçememedir.
Bazen de klostrofobik olduğunu tıbbi bir nedenden dolayı MR çekileceği zaman geçirdiği kriz sırasında öğrenir insan. Tıbbi bir zorunluluk vardır, tünel gibi dar bir makinaya girmesi ve orada yarım saate yakın süre geçirmesi gerekiyordur ama bu onun için tabuta girip mezarın içinde beklemekten farksızdır. MR çektirmeye başvuranların %10 civarında klostrofobi saptanmıştır. Bu kişilere ya anestezi altında uyutularak çekim yapılır, ya açık MR’a girerler ya da klostorfobi için tedavi görüp ilaç alarak girebilirler. MR en net tetikleyen etmendir klostrofobiyi.
MR’a Girerken
Kafanızı şuraya yerleştirin ve hiç kıpırdatmayın, ellerinizi de hareket ettirmeyin. Bazı sesler duyacaksınız, korkmayın ve kesinlikle hareket etmeyin.
Ne Kadar Sürer?
Yarım saat.
Hazır Mısınız?
Raylı sistemde içeriye doğru hareket ettim, iki küçük kırmızı ışık yok oldu. Dar ve soğuk bir kapsülün içindeydim. Sesler hiç susmuyordu. Dum tıs, dum tıs, dum tıs… Gözlerimi kapadım. Böylesi daha kolay olacaktı ve iyi şeyler düşünmeye çalıştım. Hafif bir panik belirince de derin derin nefes almaya başladım. Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver. Rahatla. “Olmuyor!”
Dayanamıyorum artık, hareket etmem gerek. Başımın yüzeyle temas ettiği yer inanılmaz derecede ağrıyor. Tamam, panik yok. Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver. Hayır işe yaramıyor, çıkmalıyım artık buradan. Yeter! Tamam, hafifle, yavaşça başındaki ağırlığı hafiflet. İşte böyle. Bunun bir sakıncası yok. Ama yetmiyor, tamamen kurtulmalıyım buradan. Hey, yoksa kapı mı açıldı? Evet, evet, içeriye birisi girdi; kurtarıcım!
Kafanızı hareket ettirmeyin. Kolunuzu uzatın. Şimdi ilaç vereceğiz size. Bunun hiçbir yan etkisi yok. Avucunuzu sıkın. Kafanızı hareket ettirmeyin.
“Ama başımı buradan sökmeliyim. Dayanamıyorum artık. Daha çok var mı? ”
Biraz daha var. Evet sıkın avucunuzu, derin bir nefes alın.
Klostrofobisi olan bir insan için ne kadar zor değil mi ? MR çekilirken daha çok nefes alamama, boğulacakmış gibi olma kalbinin yerinden çıkacakmış gibi hissetme, en önemlisi ölecekmiş gibi olma.
MR Sırasında Bu Korkuyu Yönetmek İçin Neler Yapabiliriz?
Öncelikle klostrofobimizi biliyorsak bunu MR’ımızı çekecek sağlık personeliyle paylaşmalıyız. Eğer baş edemeyeceğimiz kadar yoğun korku yaşıyorsak MR’dan önce doktorumuzdan bir sakinleştirici isteyebiliriz. Çok yoğunsa bazen aneztesi altında da MR çekilebiliniyor. Baş edebileceğimiz düzeydeyse en güzel çözümlerden birisi nefes egzersizleridir. Derin derin burundan nefes alıp ağızdan vererek vücudumuzun gevşemesini sağlayabiliriz. Sonuçta en doğal sakinleştirici nefes almaktır. Zihnimizi bize en iyi gelen anıları düşünmeye yöneltebiliriz. Böylelikle dikkatimizi korktuğumuz durumdan başka (olumlu) yöne çevirmiş oluruz.