Yalnızlık

Yalnızlık, toplumda insanın doğasına aykırı bir durum olarak kabul edilir. Ancak yaşam sürecinde insanlar bu durumu isteyerek veya istemeyerek yaşamak durumunda kalabilirler. Bazı insanların seçimi yalnızlık olabilir. Güvensiz ilişkilerden, insanların yaratmış olduğu olumsuz duygulardan korunmanın bir yolu olarak insanlar, yalnızlığı tercih edebilirler. Yalnızlıktan çok da memnun olabilirler. Bazı insanlar ise istemediği halde yalnız olabilir ve bu durumda yaşamak zorunda kalabilirler. Aslında yalnız olup, olmamaktan daha önemli olan nokta “yalnızlık duygusu”dur. Kişi, yalnız olmadığı halde de bu duyguyu yaşayabilir. Kalabalıklar içinde bile yalnızlık duygusu yaşayan pek çok insan bulunmaktadır.
Neden bu kadar önemlidir yalnızlık duygusu? Tüm olumsuz duygular gibi yalnızlık duygusunun da kişinin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini gösteren bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin olumsuz etkilenmesi demek kişinin, sindirim sisteminden tutun da migrene, yüksek tansiyona kadar birçok hastalığa yatkın hale gelmesi demektir. Yalnızlık duygusu kişiyi, kendi benliğiyle ilgili “hiç kimse beni sevmiyor demek ki kötü bir insanım” gibi genellemelere, kendi durumuyla ilgili “hayatımın sonuna kadar yapayalnız kalacağım” gibi inançlara yönlendirebiliyor. Bu inanç ve genellemeler, gerçekle tam olarak bağdaşmayabilir. Gerçekle bağdaşmayan bu inanç ve genellemeler, psikolojide “çarpık düşünceler” olarak tanımlanmaktadır. Esas soruna neden olan aslında yalnızlık değil, yalnızlık duygusunun kişide oluşturduğu bu düşüncelerdir. Bu bakış açısı ile, vücutta stres hormonları tetiklenerek, alarm reaksiyonunu devreye sokabiliyor. Bu durumun sıklıkla yaşanması, kronik hale gelmesi ise bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Vücut, birçok hastalığa daha yatkın hale geliyor.
Yalnızlık duygusundan kurtulmanın temel yolu aile ve arkadaş çevresiyle etkileşim halinde olmak, onlarla iletişimi sürdürmekten geçer. Bunun yanı sıra aktiviteler ve hobiler edinmek çok yararlıdır. Resim, müzik çalışmaları gibi sosyal bir çevreyle birlikte yapılabilenler idealdir. Spor, yürüyüş, bahçeyle çiçekle- toprakla uğraşmak gibi yararlı aktiviteler hem zamanı değerlendirerek yalnızlık duygusuyla baş etme becerilerimizi artırır hem de işe yarar bir şeyler yaptığımız için, hormonlarımızın bağışıklık sistemimizi desteklemesini sağlamış oluruz. Tüm bunları deneyen ancak yine de bu duygudan ve olumsuz etkilerinden kurtulamayan kişiler için ise psikolojik destek almak şarttır. Psikolojik destek sayesinde kişinin, kendisiyle ilgili temel inançları, varsa çarpık düşünceleri ortaya çıkartılabilir ve hayata daha olumlu bir pencereden bakmaları sağlanabilir. Ayrıca aile terapisi desteğiyle aile içi iletişimi güçlendirmeye yönelik destek, bu durumlarda çok yararlı olur. Çünkü bazı durumlarda kişinin çevresindeki kişilerin bakış açılarını geliştirmek de gerekebilir.