
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Tansiyon, kısaca “kan basıncı” olarak tanımlabilir. Damarlardaki kan, dolaşım sırasında bir basınç oluşturur. Bu basınç; alınan gıda, yapılan iş ve harcanan güçle bağlantılı olarak gün içinde küçük değişiklikler gösterebilir.
Tansiyon, iki ölçümle ifade edilir:
• Sistolik basınç (büyük tansiyon)
• Diyastolik basınç (küçük tansiyon)
Hipertansiyon (yüksek tansiyon), gün içerisinde kan basıncının belirli bir süre yüksek olması durumudur. Tansiyon, “milimetre civa (mmHg)” olarak ifade edilir. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg olması, en uygun tansiyon değerleridir.
Hipertansiyon ve hipertansiyonun tetiklediği sorunlar, tüm dünyada yaklaşık bir milyardan fazla kişiyi ilgilendirmektedir. KB - KV hastalıklar (KVH) için bağımsız risk faktörüdür. KB arttıkça miyokard infarktüsü, kalp yetmezliği, inme ve böbrek yetmezliği olasılığı artar. Ülkemizde hipertansiyon oldukça yaygın bir problemdir. Erişkin her 3 kişiden 1’inde hipertansiyon vardır. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Türkiye’de hipertansiflerin önemli bir kısmı (% 53), ekonomik olarak üretken çağ kabul edilen orta yaş grubundadır. Ülkemizde nüfus yapısının daha çok genç olduğu dikkate alındığında, 30 yaş altında görülen hipertansiyon sıklığı (% 12) ihmal edilmeyecek düzeydedir. Altmış yaşın üzerinde hipertansiyon görülme sıklığı % 60-80’lere kadar yükselmektedir. Ülkemizde, hipertansiyon görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, hastaların sadece %40’ı bunun farkındadır.
Bazen baş ağrısı, baş dönmesi, kulakta uğuldama ya da basınç hissi ve burun kanaması gibi belirtiler verse de çoğu kez önemli bir yakınmaya yol açmaz. Aile hikayesi olanlar (genetik), obezler, diyabetikler, KOAH hastaları, uyku apnesi olanlar ve aşırı tuz tüketen kişiler yanında 40 yaş üzeri herkes risk altındadır. Bu kişilerde kan basıncı düzenli kontrol ettirilmeli ve geri dönülmez zarar vermeden kontrol altına alınmalıdır.
Hipertansiyonun Nedenlerine Göre Sınıflandırılması:
Primer (Esansiyel) Hipertansiyon
Belli bir nedene bağlı olmayan hipertansiyon şeklidir. Artıran risk faktörleri; aşırı alkol alımı, sigara, sedanter hayat, polisitemi, nonsteroidal antiinflamatuvarlar ve düşük potasyum alımıdır.
• Genetik yatkınlık
• Aşırı tuz tüketimi
• Obezite
• Sempatik sinir sistemi fazla çalışması
• Renin-anjiotensin sisteminin rolü
• Tuz atılımında renal bozukluk
• İntraselüler sodyum ve kalsiyum artışı
• Düşük doğum ağırlığı
• Aceleci, sabırsız, stresli kişilik yapısı
Sekonder Hipertansiyon
Belli bir hastalığa veya nedene bağlı hipertansiyon şeklidir.
• Renal nedenler
• Kronik piyelonefrit
• Akut ve kronik glomerülonefrit
• Polikistik böbrek hastalığı
• Renal arter darlığı
• Arteriolar nefroskleroz
• Diyabetik nefropati
• Renin salgılayan tümörler
• Endokrin nedenler
• Oral kontraseptivler
• Adrenokortikal Hiperfonksiyon
• Cushing sendromu
• Primer hiperaldosteronizm
• Konjenital adrenal hiperplazi (17 a-hidroksilaz ve 11 ß-hidroksilaz eksikliği)
• Feokromositoma
• Miksödem
• Akromegali
• Hipotiroidi, hipertiroidi
• Hiperparatiroidi
• Uyku- apne sendromu
• Nörolojik nedenler
• Aorta koarktasyonu
• Kardiyovasküler (KV) Risk
Hipertansiyon hastalarında genellikle metabolik hastalık risk faktörleri ve subklinik (sessiz) organ hasarları ile karşılaşılır. Hastalar, hipertansiyon derecesine göre değil, eşlik eden çeşitli risk faktörleri, organ hasarları ve hastalıklardan doğan toplam KV riskler değerlendirilerek sınıflandırılmalıdır.
Total risk genelde 10 yıl içerisinde erişebilecek bir KV olaya ait mutlak riski tanımlamaktadır. Bu durum, yaşa çok yakından bağımlı olduğundan gençlerde yüksek KB ve ek risk faktörlerinde bile mutlak total KV risk düşüktür. Tedavide yetersizlik ileri yıllarda geri dönüşümsüz yüksek risk yaratabilir. Gençlerde tedaviye başlarken toplumdaki ortalama riske göre kişideki risk artışına bakarak daha iyi yönlendirilir.
Kan Basıncını Düşüren ve KV Risk Faktörlerini Azaltan Yaşam Tarzı Değişimleri
• Sigaranın bırakılması
• Kilo verilmesi ve kilonun korunması
• Aşırı alkol tüketiminin azaltılması
• Fiziksel egzersiz
• Tuz alımının kısıtlanması
• Meyve ve sebze tüketiminin artırılması, doymuş yağ ve toplam yağ tüketiminin azaltılması.