
Lenfatik Sistem Hastalıkları
Lenfanjit
Lenfanjit, bakterilerin subkutan dokulara invazyonu sonucunda meydana gelen lenf kanallarının iltihabi durumudur. El ve ayaklardaki cilt yaraları ve mantar enfeksiyonlu bölgeler bakterilerin lenf kanallarına giriş kapılarıdır. Travmalar, ayakkabı vurmaları, tırnak batmaları, topuk çatlakları da lenfanjite zemin hazırlar. Enfeksiyon çoğunlukla yüzeysel lenf sistemini ilgilendirir. En sık rastlanılan etken bakteriler beta-hemolitik streptokok ve stafilokokkus aureus'tur. Bakteriler subkutan dokuda lenfatik damarlar boyunca süratle yayılırlar. Lenfatiklerin etrafında eksudalı ve hiperemik sahalar vardır. Enfeksiyon lenfatik kanallar boyunca yayılır.
Akut Lenfanjit
Kolda epitroklear lenf nodlarından aksiller lenf nodlarına, bacakta popliteal lenf nodlarından inguinal lenf nodlarına doğru yayılan ince, kırmızı çizgilerle karakterizedir. İnflamatuvar reaksiyon sonucu kızarıklık ortaya çıkar. Genellikle o sahada yaygın kırmızılık, ateş, duyarlılık ve ödem görülür. Genel vücut ısısı, 39-40 dereceye kadar yükselir. Ekstremite hareketleri, bakterilerin lenf kanalları boyunca yayılmasını kolaylaştırır. Enfeksiyonun ilk belirtilerini takip eden 12-24 saat içinde lokal lenf bezleri şişer. Akut lenfanjitte iyileşme genellikle tamdır. Bununla birlikte lenfanjitlerde, tekrarlayan infeksiyonlardan sonra dolaşım bozulacağından, staz nedeniyle nüks ihtimali artar. Bu şekilde damarların kronik veya tekrarlayan enfeksiyonları lenfatik yapıların hasarlanmasına yol açar. Bunun geç sonucu da lenfödemdir.
Tedavi
Ekstremitenin immobilizasyonu ve elevasyonu, lokal sıcak-ıslak, antiseptik pansuman ve uygun geniş spektrumlu antibiyotikler ile enfeksiyonun tedavisi yapılmalıdır. Olaya eşlik eden mantar enfeksiyonu mevcutsa tedavisi yapılmalıdır.
Lenfödem
Lenfatik drenajdaki bozulma nedeniyle dokulardaki lenf sıvısının boşaltılamaması ve buna bağlı olarak lenf sıvısının dokularda birikmesi ile cilt altı yumuşak dokuda şişlik (ödem) meydana gelmesidir. Vücudumuzda atardamar ve toplardamar dolaşım sistemi dışında birde lenfatik dolaşım sistemi vardır. Lenfatik dolaşım sistemi, diğer iki dolaşım (arter ve ven) sisteminden farklı olarak damar dışına çıkmış, dokulardaki lenf sıvısını kalbe taşımaktadır. Lenfatik dolaşım sisteminin taşıdığı sıvıya “lenf sıvısı” adı verilir. Lenf sıvısının protein, su, ölü hücreler ile toksinleri ve bazı yağlar olmak üzere 4 bileşeni vardır. Kanda bulunan protein miktarının yaklaşık yarısı ve kan akımı sırasında dokulara sızan yaklaşık 1-2 litre su lenfatik sistem vasıtasıyla kan dolaşımına geri döner. Lenfatik sistem bu sıvıyı yeniden kan dolaşımına taşıyamazsa sıvı dokularda birikmekte ve bu da ödeme neden olmaktadır.
Lenfödem, en sık bacaklarda görülmekle beraber kolda, yüzde, boyunda ve dış genital bölgede de görülebilmektedir. Lenfödemin en sık karşılaşılan belirtileri tutulan bölgede gerginlik ve şişliktir. Bunun yanı sıra eklemlerde hareket kısıtlılığı ve ağrı da olabilir. Lenfödem belirtileri üç evreye ayrılır:
Evre 1: Lenfödem, geriye dönebilir. Bu evrede şişmiş olan kol veya bacak basitçe yukarı kaldırmakla bir süre sonra genellikle ödem ortadan kalkmaktadır.
Evre 2: Kendiliğinden geri dönemeyen lenfödemdir. Bu evrede deride fibröz dokuda artış ve ilerleyici katılaşma vardır. Üzerine bastırıldığında deride çukur oluşmaz.
Evre 3: Kol veya bacak bir sütun halini almakta, örneğin diz eklemi, bacağın diğer kısımlarından ayırt edilemez. “Elefantiazis” olarak da adlandırılmaktadır.
Lenfödem oluş nedenine ve başlama yaşına göre iki büyük gruba ayrılır:
Primer Lenfödem: Primer lenfödem en sık bacağın alt kısmındaki lenfatik sistemin olmaması sonucunda oluşmaktadır. Hastanın şikayetleri genellikle iki bacakta ve diz altında başlamaktadır.
• Konjenital tip (doğumdan- ilk yaşa kadar)
• Preacox tip (1-35 yaş, en sık görülen tip)
• Tarda tip (35 yaş ve sonrasında) olmak üzere üçe ayrılır.
Sekonder Lenfödem: Edinsel nedenler ile lenfatik sistemdeki akımın bozulması sonucunda meydana gelen lenfödemdir. Travma, tekrarlayan enfeksiyon (selülit, lenfanjit ve parazit hastalıkları), cerrahi girişimler, metastatik malign hastalıklar, felç ve bazı sendromlar (Klippel-Trenaunay sendromu vb.) sekonder lenfödem nedenleri arasında sayılabilmektedir.
Tanı ve Tedavi
Tanı, klinik bulgu ve muayene ile konulabilmektedir. Geri kalan hasta grubunda klinik bulgular lenfödeme özgü değildir. Bu nedenle de tanıyı zorlaştırmaktadır. Bu şüpheli olgularda “bilgisayarlı tomografi” veya “manyetik rezonans” adı verilen cihazlarla ileri tetkik yapılarak lenf bezleri ve fibrosiz görüntülenebilmektedir. Bugün lenfödem tanısı için en kabul gören ve altın standart yöntem enfsintigrafisidir.
Ne yazık ki henüz tamamen iyileştirici bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak, bazı tedavi yöntemleriyle lenfödemin ilerlemesi durdurulabilmekte ya da geciktirilebilmektedir. İleri evredeki lenfödemlerde çok sık olmasa da ameliyat yapılmaktadır. Fakat ameliyat yapılan hastalara da diğer ilaç ve fizik tedavi yöntemlerinin mutlaka uygulanması gerekmektedir. Medikal tedavi, daha az komplikasyona neden olmakla beraber belirtilerde daha fazla iyileşme sağlamaktadır. Enfeksiyon riski olanlarda antibiyotik tedavisi ve ödem azaltıcı antiödem tedavisi, medikal tedavinin başlangıcını oluşturmaktadır.
Lenfödem tedavisinde amaç; lenf akımını sağlamak için her gün el ile nazik bir şekilde masajlar yapılarak (manuel lenfatik drenaj) lenf sıvısının dokulardan uzaklaştırılmasını sağlamak, bu uygulama sonrası kompresyon (dışarıdan basınç) tedavisi uygulanarak, lenf sıvısının dokuda yeniden birikmesini önlemek, günlük egzersiz yapılarak kas tonusunu geliştirmek ve lenf akımına yardımcı olmaktır. Ancak egzersizler sırasında ve sonrasında mutlaka basınçlı varis çorapları giyilmelidir.