
Toplardamar Tıkanıklığında Etkili Çözüm
Derin Ven Trombozu (pıhtılaşması), bir toplardamarın kan pıhtısı nedeniyle tıkanması anlamına gelir. Sıklıkla bacak toplardamarlarında ortaya çıkar ve bacakta belirgin şişlikle kendini gösterir. Hastalık, kanın akışkanlığının değiştiği ve pıhtılaşmaya eğilimin olduğu büyük cerrahi ve ortopedik ameliyatlar, immobilite (hareketsizlik), uzun yolculuklar, obezite, hamilelik, hormon tedavisi, kanser ve bazı kalıtsal kan hastalıkları durumlarında ortaya çıkmaktadır.
Hastalıkta pıhtılaşma çoğunlukla diz altında, baldır toplardamarlarından başlamakta ve genellikle yukarıya doğru, uyluk ve kasık toplardamarlarına, hatta karın içindeki ana toplardamara ulaşabilmektedir. Tıkanmanın seviyesi yükseldikçe, hastalığın şiddeti ve sonrasında gelişecek komplikasyonlar o kadar fazla olmaktadır. Hasta erken tanı konulamadığı ve uygun tedavi edilmediğinde; hastaların %50 sinde hastalığın ölümcül bir komplikasyonu olan akciğer embolisi (pıhtı atması) gelişebilmektedir.
Günümüzde uygulanan ve gelişmekte olan tedavi yöntemleri sayesinde, eskiye oranla Derin Ven Trombozu daha güvenli ve etkili bir şekilde tedavi edilmektedir. Toplardamar pıhtılaşmasında tedavinin ana amacı, akciğer embolisi ve bacakta tekrar pıhtı gelişiminin engellenmesidir. Tedavinin diğer amaçları ise hastanın bacağındaki şikayetin azaltılması ve ilerde oluşabilecek olan toplardamar yetmezliği gibi sorunların engellenmesidir. Bu amaçlar için günümüzde klasik olarak pıhtılaşmayı engelleyici kan sulandırıcı ilaçlar (heparin, coumadin) ve varis çorabı kullanılmaktadır. Bunlar akciğere pıhtı gitme riskini azaltır ve bacakla ilgili şikayetlerini azaltmakla birlikte hastalığı tedavi etmez. Bu tedavilerle bacaktaki şikayetlerin gerilemesi haftalar hatta aylar sürmektedir.
Günümüzde etkili ve hızlı sayılabilecek modern bir yöntem ise girişimsel tedavi yöntemidir. Bu yöntemin uygulama çeşitleri olmakla birlikte amaç, özel kateterler kullanılarak damar içindeki pıhtının parçalanması, aspire edilmesi veya eritilmesi esasına dayanmaktadır. Böylece tıkalı damardaki kan akımı normale getirilmiş olur. Kullanılan pıhtı eritici ilaç dozunun daha düşük olması dolayısı ile kanama riski daha azdır.
Genellikle lokal anesteziyle yapılabilen girişimle yaklaşık birkaç saat içinde ve tek bir seansta tedavi sağlanabilmektedir. Hastalar açısından çok avantajlı ve konforlu bir tedavi yöntemidir. Avantajları pıhtının tam olarak temizlenmesinin %80-100 oranında gerçekleşebilmesi, hastanın şikayetlerinin kısa süre içerinde geçebilmesi, hastaların rahatlayabilmeleri ve yaşam kalitesinin normale dönmesidir.
Şişlik, ağrı ve morarma geçince hastalar rahat yürüyebilmekte, hastanede yatış süresi çok kısalmakta ve günlük yaşamına, işlerinin başına çok kısa sürede dönebilmektedirler. Bacak toplardamarlarında pıhtı olan her hastada bu tedavinin yapılması gerekli değildir. Ancak kasık seviyesi üzerine çıkmış ve karındaki ana toplardamarlarda pıhtı olan hastalarda tercih edilmektedir. Ancak bu tedavi ne kadar erken yapılırsa o kadar etkili olmaktadır. Bu yöntemle birlikte akciğer emboli riskini azaltmak için karındaki ana toplar damar içine pıhtıları engelleyen bir filtre geçici ya da kalıcı olarak yerleştirilebilmektedir. Bu şekilde bacaktan atan pıhtılar kalp ve akciğer ulaşmadan karındaki ana damarda filtre tarafından yakalanmakta ve hayat kurtarıcı olmaktadır.
Şu an Kalp ve Damar Cerrahi Kliniğimizde aktif olarak kullandığımız bu girişimsel yöntem, sınırlı merkezde yapılan özellikli bir tedavi şekli kabul edilmektedir. Tedaviyi yapacak hekim hem Doppler Ultrasonografi ve anjiografiyi çok iyi kullanmalı, hem de ortaya çıkabilecek komplikasyonları tedavi edebilecek cerrahi tecrübeye sahip olması gerekmektedir. Türkiye'nin sayılı sağlık merkezinde bu özelliklerde uygulanabilen bu etkin ve güvenilir yöntemin çok başarılı sonuçları olduğunu görüyoruz. Bu sayede hastaların şikayetleri hızla iyileşmekte, oluşabilecek komplikasyonlar önlenmektedir.