
Uyku Laboratuvarı
Uyku; birçok sinir ağının katıldığı aktif bir süreçtir. Vücudun yenilenmesi, büyümesi, metabolik enerjinin korunması, öğrenme ve bellek, bağışıklık sistemi fonksiyonları, zehirli ve atık maddelerin temizlenmesi gibi işlevlerinin yürütülmesinde önemli rol oynar. Uyku bozukluğu, yaşam kalitesinin azalmasına ve bahsedilen süreçlerin bozulması nedeniyle kişilerin sağlığında bozulmaya neden olur. Bunun yanı sıra trafik ve mesleki kazalara yol açması nedeniyle bir halk sağlığı sorunudur.
Uyku tarih boyunca insan zihnini meşgul etmiş, eski çağlarda ölümle eş değer kabul edilmiş, rüyaların nasıl oluştuğu merak konusu olmuş ve türlü hikayeler oluşturulmuştur. Geceyle olan ilişkisi ve oluşan bilinçsizlik durumu merak edilmiştir. Mitolojide uyku tanrısı Hypnos’un gece tanrıçası Nyx’in oğlu olması ve ikiz kardeşinin de ölüm tanrısı Thanatos olarak geçmesi belki de bu birlikteliğin sonucudur. 1900lü yıllarda sinir sisteminin yapı taşları olan nöronların keşfi ve özellikle 1924’te beyin elektriksel aktivitesini kaydeden elektroensefalogram (EEG) cihazının keşfine kadar uyku gizemini korumuştur. Bu keşifler sonrası uyku çalışmaları hızlanmış ve uykunun REM ve non-REM olarak iki farklı dönemi olduğu keşfedilmiştir. 1970 yılında Stanford’da ilk uyku araştırmaları merkezinin kurulması bir dönüm noktası olmuştur. Ardından hızla artan çalışmalar ve merkezler uykunun anlaşılmasını ve uyku bozukluklarının altında yatan mekanizmaları aydınlatmaya başlamıştır.
Uyku; yaşamın bir süre kesintiye uğraması ya da boşa geçen bir zaman değildir. Uyku, zihinsel ve bedensel sağlığımızı yenilememiz için gerekli olan ve yaşamımızın üçte birini kapsayan yaşamsal bir dönemdir.
Uyku, iki dönemden (REM ve non-REM) oluşur. REM uykusu, hızlı göz hareketlerinin görüldüğü ve ortalama 90 dakikada bir 5 ile 30 dakika arasında değişen süreçlerde uyku boyunca tekrarlanır, tüm vücutta kas aktivitesi azalır, düzensiz göz hareketleri olur, kalp atımı ve solunum düzensizleşir, beyin aktivitesi ve metabolizma artar. Rüyaların çoğu da bu evrede görülür. Non-REM uykusunda ise, beyin hücrelerinin aktivitesi yavaşlar, kan basıncı kalp hızı solunum yavaşlar, kas aktivitesi normaldir.
Uykusuzluk, uykuya dalmada veya sürdürmede güçlük veya uykunun dinlendirici olmamasıdır. Yetişkinlerin %10-15’inde ciddi uykusuzluk yakınması mevcuttur. Her yaşta görülebilen uykusuzluk, en sık kadınlar ve ileri yaştaki kişilerde görülür. Uyku bozukluğu, yaşam kalitesinin azalmasına ve kişilerin sağlığında bozulmaya neden olur. Bunun yanı sıra trafik ve mesleki kazalara yol açması nedeniyle bir halk sağlığı sorunudur. Bazı uyku hastalıkları ise, yaşamı tehdit edici boyuttadır.
Tanımlanmış onlarca uyku bozukluğu olmakla birlikte erişkin dönemde en sık görülenleri; süreğen uykusuzluk (kronik insomnia), obstrüktif uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu, uykuda periyodik bacak ve kol hareketleri ve narkolepsidir. Çocukluk ve ergenlikte ise bunların yanı sıra uyurgezerlik, uykuda kabus bozukluğu ve uyku terörü gibi rahatsızlıklar sık görülür.
Akut Uykusuzluk
1 gün - 3 hafta sürer, heyecan ve stres altında oluşur. Yabancı mekanda kalmak, iş toplantısı öncesi, sınav öncesi, zaman dilimi ötesi yolculuklar (jet lag), yatma vaktine yakın yapılan egzersizler (4 saat içinde) uykusuzluğa neden olur. Kişi uyum sağladığında uyku normale döner.
Kronik Uykusuzluk
En az bir ay sürer. Şartlanmaya bağlı veya psikolojik nedenli olarak veya uyku durumunu yanlış algılama durumlarında görülebilir. Psikiyatrik hastalıklarda, huzursuz bacak sendromunda, gastroözefageal reflü hastalığında, obstrüktif uyku apne sendromunda, madde alkol ve kafein kullananlarda, bazı nörolojik hastalıklarda (Alzheimer, Parkinson, multienfarkt demans gibi), solunum yetmezliği olanlarda, kortikosteroid ve antidepresan kullananlarda kronik uykusuzluk olabilir.Uykusuzluk dışında gündüz aşırı uykululuk hali (Narkolepsi) ile seyreden bazı hastalıklar da uyku bozuklukları içinde yer alır.
“Obstrüktif Uyku Apne Sendromu” Nedir?
Uyku apnesi olan kişilerin uyku sırasında çok gürültülü horlamaları ve gece boyunca tekrarlayan, en az 10 sn. süreli “nefes alıp vermede durmaları (apne)” olmaktadır. Bu nefes durmaları çoğunlukla uyku boyunca üst hava yolunun daralması ya da tamamen kapanmasına bağlı olarak (obstrüktif) havanın akciğerlere geçişinin engellenmesi ile ortaya çıkar. Özellikle aşırı kilo, yapısal olarak uygun olmayan burun, boğaz, ağız ve çene yapısı solunum yolunu daha da dar hale getirir. Bu nefes durmaları sırasında kanda oksijen yoğunluğu metabolizma için gerekli olan değerlerin altına düşebilir.
Nelere Neden Olur?
Nefes durmaları, kişinin derin uykudan yüzeysel uykuya geçmesine ya da tamamen uyanmasına neden olduğu için uyku kalitesi bozulur. Bu kişiler kendilerini gün içinde yorgun ve uykulu hissederler. Dikkatlerini toplama ve yaptıkları işe karşı konsantre olma yetenekleri azalır. Daha kolay sinirlenirler. Cinsel istek kaybı görülebilir. Gece sık idrara çıkma görülebilir.
Obstrüktif uyku apne sendromu olan kişiler uzun dönemde başta kalp ve beyin damar hastalıkları, hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp ritim bozuklukları, depresyon gibi rahatsızlıklar açısından risk taşırlar. Uykulu araba kullandıklarında ise trafik kazası yapma olasılıkları çok artar.
Nasıl Tanı Konulur?
Klinik olarak uzman hekim yakınmalar hakkında kişi ve yakınları ile konuşup muayenesini yaptıktan sonra, obstrüktif uyku apnesinin tanısında kesin teşhis ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi amacıyla uyku bozuklukları merkezi ya da laboratuvarında “polisomnografik tetkik” yapılması gerekmektedir. Bu tetkik, tüm gece boyunca uyku sırasında beyin aktiviteleri, solunum, horlama, bacak hareketleri, kalp ritmi, yatış pozisyonu gibi parametrelerin kaydedilmesiyle yapılır.
Tedavide Neler Yapılır?
Uyku apnesi tanısı konulduktan sonra şiddetine göre tedavi yaklaşımı belirlenir. Apneye yol açabilecek yapısal bir bozukluk varsa, öncelikle bunlar cerrahi olarak düzeltilmelidir. Aynı şekilde eşlik eden bir akciğer hastalığının tanısı ve tedavisi hem obstrüktif uyku apne sendromunun uzun dönemde seyrini hem de tedavi yaklaşımlarını belirleyici olacaktır.
Uyku apnesinde tedavi edici bir ilaç yoktur. En etkili tedavi, CPAP (sürekli pozitif basınçlı hava) yöntemidir. Bu tedavi, evde kişi uyurken kullanılabilen bir yöntemdir ve basıncı ayarlanabilen küçük bir hava kompresörü aracılığıyla bir maske yardımı ile burundan hava verilir. Bu hava ile ağız içinde oluşan pozitif basınç sayesinde uyku sırasında hava yolunun gevşemesine ve tıkanmasına engel olunur. Bu tedavi ile hem horlama ve solunum durmaları, hem de bunların neden olduğu kısa ve uzun dönemli sorunlar ortadan kalkmaktadır.
“Polisomnografik Tetkik” Nasıl Uygulanır?
Hastanemizde uyku merkezinde ev ortamınıza benzer, tuvaleti, banyosu ve televizyonu içinde olan bir odada tüm gece uykunuz kaydedilecektir. Bu gece kaydından birkaç saat öncesinde hastaneye gelmeniz istenecektir. Bu, hem ortama alışmanız, hem de kayıt işlemine hazırlık için gereklidir. Kayıt işlemi için “elektrod” adını verdiğimiz kabloların ucundaki küçük disk yapılar başınızda ve bacaklarınızda belirli bölgelere yapıştırılır. Solunum işlevlerinizi gözleyebilmek için göğüs ve karın bölgesine kuşak tarzında elastik bantlar bağlanır. Bu işlemlerde size acı verici bir girişim yoktur. Bu elektrodlar bedeninizin normal aktivitesini kaydeder, dışarıdan bir akım vs. vermezler. Uykunuzda ya da uyanıkken rahatlıkla sağa, sola dönebilir ya da gerekirse tuvalete kalkabilirsiniz. Tüm gece boyunca uyku teknisyenimiz size çok yakın bir odada kaydınızı takip edecektir. Gerektiği zaman onunla konuşabilir, bir isteğiniz ya da sorunuz varsa iletebilirsiniz. Tüm kayıtlar bilgisayar ortamında uyku merkezinde değerlendirip raporlanır. Bunlar sonucunda bir uyku bozukluğunuz olduğu tespit edilirse tedavi seçenekleriniz hekiminiz tarafından size anlatılacak ve sizinle birlikte planlanacaktır.
Sağlıklı Bir Uyku Düzeni için:
• Uykulu hissettiğinizde uyumaya çalışın
• Tatil günleri ve hafta sonu dahil uyanma saatini koruyun
• Yatak odasını sadece uyku için kullanın
• 4-20 dakika içinde uykuya dalamıyorsanız, yatak odasından dışarı çıkıp sakin bir aktiviteye başlayıp (kitap okumak, rahatlatıcı bir müzik dinlemek vs.), uykulu hissedince geri dönün
• Gün içinde şekerleme yapmaktan kaçının
• İyi bir uyku hijyeni için uykudan önce ılık banyo, birkaç dakika okuma, öğle yemeğinden sonra kafein almamak, sigara ve alkolden kaçınmak, yatağa aç ya da ağır yemek yiyerek girmemek, yatıştan önce 6 saat içerisinde ağır egzersiz yapmamak, endişeleri gün içinde çözmeye çalışmak gerekir. Yatak odası sessiz karanlık ve hafif soğuk duruma getirilmelidir.
Uyku Anketi
• Uyku sırasında horladığınız, nefesinizde bir düzensizlik olduğu ya da nefesinizin durduğu söylendi mi?
• Yemeklerden sonra sıklıkla uyku bastırıyor ve/veya uyuyor musunuz?
• Araba kullanırken ya da iş yerinde uykunuz geliyor mu?
• Sabah kalkığınızda dinlenmemiş hissediyor musunuz?
• Unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon eksikliğinden şikayetçi misiniz?
• Uykuya dalma sorununuz var mı?
• Gece uykunuzun arasında sık uyanır mısınız?
• Uykunuz sırasında bacaklarınızda ve/veya kollarında atmalar olduğu söylendi mi?
• Uykuya dalarken ya da gece uyandığınızda bacaklarınızda huzursuzluk hissediyor musunuz? Buna bağlı olarak yataktan kalkıp yürüme ihtiyacı duyuyor musunuz?
• Gün içerisinde karşı koyamadığınız uyku ataklarınız oluyor mu?
• Uykunuz sırasında yürüdüğünüz, konuştuğunuz ya da dişlerinizi gıcırdattığınızı söyleyen oldu mu?
• Gece 2-3 kez ya da daha fazla idrara çıkar mısınız?
Bu sorulardan herhangi birine ya da birkaçına yanıtınız “evet” ise uyku bozuklukları merkezine başvurmanızı öneririz.